Büyüdük mü neden bilmem ama sevinçle yenisini beklediğimiz yıl sonları, bende bir süredir yerini “şu yıl bir an önce bitse” duygusuna bıraktı. 2016 yılı da beklediğimden daha sıkı bir performansla yaşadığımız en ağır yıl olarak “bitse de gitsek” yılları arasına yerleşti. Yıl biterken, benim gibi her geceyi, o gün olanlardan başlayıp haftayı, ayı, yılı ve en sonunda tüm hayatını gözden geçirerek bitirenler bile, farkında olmadan yılın muhasebesini yapmaya başladı.
Benim bu yılı düşünürken aklıma, görüntüsünü ekrandan izlemeye bile dayanamadığım tırtıllar geldi. O tiksindiğim tüylü yaratıkların nasıl da zarif kelebekçiklere dönüştüğünü ve o kelebekleri de ne kadar çok sevdiğimi düşündüm. O nedenle bu yılın kapanışını “kötü”lerle yapmak istedim.
Öncelikle, hayatımıza girenler, biraz kalanlar. Ardından çıkanlar. Bizi üzenler, üzdüklerimiz. Bazı adamlar ve bilhassa bazı kadınlar… Sonra “İş yapmaktan hiç yorulmadım, insanlarla uğraşmaktan yoruldum” klişesini bana da söylettiren “üst düzey” kötülerle dolu ve “çoğunlukla benim haklı olduğum ama hep sizin kazandığınız” iş hayatı… Ardından her grubun bir alt grubu, o alt grubun da başka birkaç alt grupları olduğu oysa ki ortalıkta sadece “çok güzel çıkan burju”ların dolaştığı sosyal medya. Herkesin herkesi herkesle mutlaka bir yerlerde çekiştirdiği ve yine de herkesle çok iyi geçindiği sanal alem, belki de gerçek hayatın ta kendisi… Son olarak, iyice çirkinleşmiş ve gayet doğal olarak yalnız kalmış ülkem. Yıllarca vermek zorunda kaldığım mücadeleleri geçtim, bizi her sabah birbirimizden ayrılırken, bu belki de son görüşmemizdir kaygısı ile birbirimize sıkı sıkı sarılmaya alıştıran cehennem…
Hepinize çok teşekkürler. Nesli tükenmekte olan biz dürüstgiller familyasına haddimizi iyi bildirdiniz. Bir yandan bizi bu kadar yaralarken, bir yandan daha doğru düzgün plan yapmayı bilmeyen bizim gibilere, B ve hatta C planı yapmayı öğrettiniz.
Velhasıl; olmasaydınız keşke ya, oldunuz. Belki de; siz olmasaydınız biz de bu kadar şimdiki biz olmayacaktık. Gerçekten sağ olun “canımslar!”
Kötü haber! Size rağmen biz, 2017’de de minicik iyilikleri aramaya, onlara odaklanmaya ve onlara tutunmaya devam edeceğiz. Dışarıdan bakınca, gözlerini kısmış, oraya buraya koşuşturan, gözlüksüz ama ileri derece miyopi ahmaklar gibi görünsek de içinde olduğumuz dipsiz karanlıktan çıkmayı başarana kadar aranmaya devam…
