Tekliğinizle çoksunuz

İkindi vakti bizim sokak epey sessiz. Yalnızca bir baştankara ötüyor o vakitlerde ve tek başına tüm sokağın sesi oluyor.

Bu minik kuşun tekliği, yürüyüş yolumdaki mor salkımlı eve benzemiyor ama. O, mor salkımların yardımıyla sıyrılıveriyor diğerlerinden. Gösterişli haliyle dönüp dönüp kendine baktırıyor, poz veriyor, çerçevelenip aklımın bir kenarına ilişiyor.

Köşeyi dönünce gözüme çarpan tek bir sarı gül gibi de değil. Erkenden açıvermiş o gülde, kendinden sonra açacaklara öncülük etmenin cesareti var. Mis gibi bir umudun güzelliği.

Baştankaranın tekliği ise peşine takan, üstüne düşündüren, keşke ben de öyle olsam dedirten cinsten. Onun sesini duyunca merakla evlere, çatılara bakıyorum, hangi antene konduğunu arıyor gözlerim. Kuş türlerini öğrenmeye, ötüşlerinden kuşları ayırt etmeye çabalıyorum. Ama kuşlar dışında da türlü ayrıntı takılıyor gözüme. Mesela birbirinin aynı görünen evlerde, cumbaların, alınlıkların, çatı oluklarının çeşitliliğine bakıyorum. Çatılardaki eski moda antenlerin çokluğuna hayret ediyorum. Böylesine devingen bir şehirde, olmasını beklediğim pek çok şeyin yokluğuna, asla olmaz dediklerimin bolluğuna alıştığımı sanırdım oysa. Yeniden şaşırıyorum.

Baştankara, mor salkım, sarı gül…Tekliğinizle ne çoksunuz. Bugün de günümü, yolumu, aklımı aydınlattınız.

14 Mayıs 21, Londra

Yorum yapın