06.06


Bugün, maske zorunluluğunun yeni kaldırıldığı Japonya’da, maskeli günleri boyunca gülmeyi unutan insanların parayla, tabiri caizse ‘nasıl gülünür’ dersleri almaya başlamaları hakkında bir haber okudum.
Hemen aklıma üniversite birici sınıfta kendime bir süreliğine gülmeyi yasakladığım dönem geldi. Sebebi, güleryüzlü olduğum için çevremdekilerin beni yeterince ciddiye almadığına dair inancımdı. Ne yazık ki, yaz tatilinde yaptığım ‘gülümsemeyi bırak ve mümkün olan her fırsatta karşındakine çemkir’ pratikleri hiçbir işe yaramadı ve gülmeyi unutma girişimim başarısızlıkla sonuçlandı.
Sonrasında, yaşam elinden geleni ardına koymadı sağolsun ve her fırsatta tekme tokat girişip, ükenin en kalabalık topluluğu olan ‘Asık Suratlılar Klübüne’ beni de üye yapmaya çalıştı. Ayol ben ki “inadına nasıl gülünür”, “acımadi ki gülüşünün püf noktaları” ve de “müstehzi gülümsemenin tarihçesi” gibi dersleri yalayip yutmuşum, öyle kolay kaptırır mıydım kendimi sizin gibilere? Belki çok gittim geldim, arada da kaldım ya, asla tam manasıyla ele geciremediniz beni. Bu da size dert olsun…
Daha fazla uzatmayayım, eeeeyyy Japon kardeşim! Kıssadan hisse. Bak biz neler gördük, geçirdik de vazgeçmedik gülüşlerimizden, sen kıçı kırık bir maskeye kolayca teslim mi oldun?
Haydi bir yüzünü yıka da kendine gel. Hem gülümseme kursunu da boşver, kahkaha atmaya cesaretin varsa, burada bizim dersler ömür boyu herkese bedava.

#hikayeliküçükşeyler

Yorum yapın