
Kişisel tarihimizden önemli günler.
Ömer’le aramizdaki nadir fikir ayriliklarindan biri, yıldönümümüzü Haziran ayının ikisinde mi, üçünde mi kutlamamız gerektiğidir. Sebepleri muhtelif, onları geçelim ve madem dört haziran olmuş konudan biraz bahsedelim. İstanbul’da olsak, (iki ya da üç haziran’da) ilk günkü gibi, akşama doğru Yer’de buluşur, ardından da Moda çay bahçesinin son müşterileri olarak, denize baka baka, birer orta kahve içerdik.
Oysa şimdi, o andan ve yerden mesafelerce uzaktayız. Ben evin yegane odasına çekilmiş, kapıdan bana bakan fotoğrafları seyretmekteyim. Birlikte yaptığımız her yeni şeyin -evde yediğimiz ilk makarnanın bile- fotoğrafını çekerken ne kadar şapşal ve neşeliymişiz. Sekiz sene öncesinden bugüne uzayan motivasyonumuza, heyecanımıza ve cesaretimize gülümsüyor ve süreçte emeği geçen kendimize teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, mimari bir eleman olarak gönüllerimizde yeri apayrı olan kapıya da, son sekiz yılın bir kısım belgesini hakkıyla üstünde taşıdığı için, saygılarımı sunuyorum.
Seneye Haziranın ikisinde veya üçünde, bilemedin dördünde yeniden görüşürüz.
#hikayeliküçükşeyler