Bugün Aklımdan Geçenler

İnsanları neden boyu, saç rengi, kilosu ile tasvir ediyoruz, bir başkasına tanıtırken neden sadece onun mesleğinden, mevkinden bahsediyoruz? Mesela “Koca çınarların gölgesinde ama kendi başına yetişmiş bir kestane ağacı gibidir” ya da “En ufak rüzgârda çiçeklerini döküveren kırılgan erik ağacıdır” desek. “Sessiz ve incecik bir çisenti bırakan gri dev bir yağmur bulutudur, konuştukça yağış da …

Görünmeyeni Seçenler ya da Dönüşü Muhteşem Olacaklara

Tek başına “hikayenin” varlığı bile kahramanı güzelleştirmeye yeter bi’ şeyken, kendi yazdığınız hikayede yahut başkalarının hikayelerinde baş kahraman olmak çok güzel. Sosyal medya sağ olsun, neredeyse her gün başka bir kahramanlık duyar olduk; burayı fethetmeler, oradan başarı ile dönmeler, şurada çok sevilmeler. Bir de görünmez kahramanlar var oysa, zaman zaman, kendi rızasıyla ya da zorunda …

Beklerken

Eski bir arkadaşım ‘yaratıcılık için öncelikle tok bir karin gerek’ derdi. Yasam boyu açlık sınırında-fakirlik içinde kıvranan buyuk sanatçıları düşününce, önermesinin pek doğru olduğu söylenemez. Ama yine de kendi lügatında ‘tok karnın’ rahat bir kafaya karşılık geldiğini varsayarak, söyleminde ufak bir haklılık payı olduğunu kabul edebiliriz sanırım. Neyse ki yaratıcılık hakkında çok daha derin ve …

Az

I. “Bana az vermeyi öğretmemişler ki. “Yok” kavramını iyi bilirim de, varken vermemek hiç anlatılmadı. Sevmemeyi (hatta nefret etmeyi) anladığımda epey küçüktüm, ama az sevmeyi bilmem, bilemem. Çocukluğuma dair en erken hatırlayabildiğim hikaye, çok sevdiğim minik bir arı üzerinedir mesela. Ufacıktım, camdan bir arı girmişti, ben onu çok sevmiştim, daha da çok sevebilmek için arıyı yakalamaya karar verdim, avucumun içine alıp onu sevgiyle …

Sayıklamalar-I

  Radyodan hiç şarkı tutmamış kendine ya da aşık olduğu kadınla ortak şarkısı olmamış insanlar var bu dünyada. Yağmura şemsiyesiz çıkmamış, ağzını açıp yağan karları yutmaya çalışmamış, mezun olduktan sonra neredeyse hiçbir eğitim almamış, mesleği ile ilgili bir etkinliğe katılmamış, hani uyduruk birkaç seminere dahi gitmemiş ve hatta doğru dürüst kitap bile okumamış insanlar var. …

Fasulyeler

Antalya’nın semt pazarları meşhurdur ve bu pazarlarda her şey oldukça taze ve ucuzdur. Neredeyse her gün farklı bir semtte kurulan semt pazarlarının en zor yanı, dolaşırken, pazar arabalarından ve teyzelerin arabalardan kalan yeri iyice dolduran koca popolarından kurtulabilmektir. Bu pazar arabaları, ergonominin ruhuna fatiha okutan fonksiyonsuzluğu ve sevimsizlik abidesi, kaba saba tasarımı sayesinde, bu güne …