Delirmeyeceğim

Çocukluğum ve hatta tüm yaşantım, belirli aralıklarla tekrar edilen, “Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan şu günler” klişesi ile geçti. İlginçtir ki, ülkecek bu kelime öbeğini her duyduğumuzda ya başımıza kötü, çok daha da kötü şeyler geldi ya da o ihtiyaç duyulan beraberlikten bir misli daha uzaklaştık. Yine bu lafların havada uçuştuğu ve yine kötü, karanlık, ağır günlerden geçiyoruz. Hepimiz için gün sonunda başımıza gelebilecek en iyi şey, ölmemek ya da aklımızı kaybetmemek. İşte tam da bu nedenle,  “kafalarımızı bir hafta bir dolaba da koyamayacağımıza” göre bir nefes alma listesi çıkartmak lazım.

‘Aklımızı yitirmemeye en çok ihtiyaç duyulan şu günler’de Yapılacaklar Listesi:

  • Her gün en az bir iyi haber okuyun, okutun, paylaşın. Uzaklarda açılmış bir köy kütüphanesi, yeni doğmuş bir panda, yeni keşfedilmiş bir bitki mesela. Yeter ki umut verici olsun.
  • Doğayı izleyin, doğaya kulak verin, doğaya dokunun. Denize karşı oturun. Kuşlara çekirdek atın. Kargalar ve güvercinler bir aradayken yapın bunu ve kargaların güvercinlerden daha zeki olduğunu gözlemleyin mesela. ( Biz yaptık, oradan biliyorum)  Bir ağaç bulup sarılın ya da onla nefes alıp verin ya da saksıda  domates, biber, çiçek, böcek işte.
  • Dinlemek için yeni bir grup keşfedin, bir yönetmenin takipçisi olun, kitap – dergi karıştırın, olmadı bi’ şiir okuyun. Yani ‘sanat içre’ olun. Arada bir sahaflara gidip, tanımadığınız insanların siyah beyaz fotoğraflarına bakın amaçsızca. Fotoğraftaki gözlerden duygularını tahmin etmece oynayın içinizden.
  • Gülümseyin. En zoru bu ama, en azından günaydın derken gülümseyin. İnadına gülümseyin.
  •  Uzak ülkelere gidin. Gitmiyorsanız da gidiyormuş gibi hayal kurun. Hayali tatillerinizi en ince detayına kadar planlayın, takviminizde dursun.
  • Yanınızdaki eli daha sıkı kavrayın.  Çünkü ,sıkıca kavranmış ellerimiz,en büyük silahımız, bizden almaya çalıştıkları her şeye karşı. Sarıldığınızda  kemiklerini kıracak gibi sarılın, öptükleriniz nefessiz kalsın. Bir de çok sevin e mi? Sevgiliniz, çocuğunuz, köpeğiniz, o her kimse, çok sevin.
  • En önemlisi; sevdiklerinize mukayyet olun. Yanı başımızdaki nefes, en tatlı can yeleğimiz belki, duyduğumuz  ‘hişt hişt ‘ en büyük güzellik.

‘Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.

Hişt hişt!

Hişt hişt!’

Sait Faik

bir otel odası, Astana 

Yorum yapın