Saksı bitkisi olmaktan çıkıp ağaca dönmüş bir devetabanı, durmadan üreyen sukulentler, suda kök salıp kendini koyvermiş bir sarmaşık.
Dolu içki şişeleri, boşalmış ama atmaya kıyılamamış içki şişeleri. Çeşit çeşit şişenin içinde, her biri farklı yerden toplanıp kurutulmuş çiçekler.
Okunmamış kitaplar, okunmaktan yıpranmış ama yanında olmazsa huzursuz olduğun kitaplar.
Domates tohumları, turp tohumları, tohumları yeşillendirdiğin yumurta kartonları. Yeşillendirdiğin ama yaşatmayı beceremediğin ölü domatesleriyle dört saksı.
Çaydanlık, su ısıtıcısı, iki farklı kahve makinesi, türlü mutfak aleti.
Dikdörtgen bir masa, iki koltuk, dört sandalye…
Dahası, tedirginlikler, iç sıkıntıları, çok çok özlemeler. Anksiyete, kalp çarpıntısı, boğazında düğümlenen hıçkırıklar.
Sol tarafının ağrısı, içinin bunaltısı, gözünün yaşı.
Ara ara uzak yerlerden gelen telefonlar, o telefonda çokça sevindiren, umutlandıran sesler.
İki tane kalp, bir sürü yaşam.
Yani bir yüreğe sığan kadardır bir evin salonuna sığanlar.
( *Oda da odaymış ha!)
20 Mayıs 2021, Londra
