
Küçük şeyler bitti.
İlk seferde sabah uyanmak ve yataktan çıkmak için bir sebep bulmam gerekiyordu, öyle başladı hikaye. İkinci seride ise amacım bir hedefe geri sayım yaparken kendime küçük sevinçler yaratmaktı. Üçüncü ve son tura, uzun zamandır farklı bir biçimde aklımızda olan ‘foto-hikaye’ formatına ısınma turu niyetine başladım.
Sanılanın aksine burada olmamın sebebi görünür olmak ve kendimi göstermek değil, içime bakmak ve orda gördüklerimi tariflemek çabasıydı. Bir de yaz sezonunda iki satırcık da olsa, günlük yazma disiplinini kaybetmemek belki.
Kendi kendime kurduğum bu oyunda bana eşlikçi olan, takip eden ve en önemlisi vaktini ayıran arkadaşlarıma (ki bir elin parmakları kadarlar) ve onların cesaretlendirici özenine minnettarım.
Diyeceğim o ki, artık buradan demir alma vaktidir.
Yarından itibaren, öncelikle uzunca süredir ihmal ettiğim blogumu güncellemeye ve aynı zamanda kırmızı kaplı günlüğüme (evet, nesli tükenmekte olan bir defter-kurşun kalem-silgi kullanıcısıyım) dönmeye karar verdim.
Bakarsın hiç belli olmaz, ara ara yine görüşürüz.
Aklın bende kalmasın, ne de olsa küçük şeylerin peşinde, yüreğim hep feraha çıkar.
Hem inan, küçük şeylerdir “Hepsi de minicik şeyler,
Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren
Hepsi de küçücük şeyler
Küçük şeyler”
#hikayeliküçükşeyler -in sonu ve uzun bir ara.
*Fotograf: Ömer Kanıpak