Çalışmadığım Pazartesiler Az evvel yağmur bulutlarını görünce, yağmur sesiyle iyi gider diye hemencecik bir kahve yaptım kendime. Oturup pencereden gelen geçeni izledim, bir yandan da semizotlarımın ne zaman salata yapacak kıvama geleceğini tahmin etmeye çalıştım. Biraz sonra da bu fotoğrafa zoom yapıp camdaki yansımama bakacağım. Oyalamayın beni rica ederim, zira bugün işe gitmediğimden ziyadesiyle meşgulum. #hikayeliküçükşeyler
Hayat öyle güzelliklere, minnoşluklara methiyeler düzmekle geçmez Özlem hanım. Bazen de -belki çogu zaman- cinsiyetçi olmayan, yaratıcı küfürler bulmak için harcar insan zamanını. Misal bugün beyazları yıkadığın an kaybolan güneşe, yarın sokaktaki inşaattan gelen bitmez tükenmez spiral sesine…Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına.
Bugün Tina’nın dondurma kamyonu parkta her zamanki yerini aldığı vakitlerde, karşı köşede de Jeremy Corbyn’in bizim mahalleden milletvekili seçilmesinin 40.yılı için bir etkinlik düzenlenmekteydi. Tamamına katılamasam da, konuşmaların bir kısmını dinledim ve yaş ortalaması 70 olan bu topluluğu seyrederken, bütün dünyada aynı, biz hep azınlıktayız, güzel bir dünya peşinde koşan bir avuç insanız diye içimden geçirdim. Sahnede eski tüfek sosyalistler konuşma yaparken, izleyicilerin arasından birisi daha yaşlı olana şezlongunu teklif ediyor, diğeri saatlerdir ayakta görev yapan güvenliklerle paylaşmak için yediği karpuzdan onlara da bir koca tabak hazırlıyordu. Tüm bunlar olurken, parka piknik yapmaya gelmiş kas yığını, havalı iki genç adam, alandakileri yuhlayarak ve laf atarak, yanımızdan geçip gitti. Bunlar da bütün dünyada aynı, saygısız ve ayrıcalıklı bir sürü faşist insan işte diye, bu sefer sesli sesli söylendim.
Sıcak dayanılmaz hale gelip, eve doğru yürüyüşe geçmişken düşündüm durdum; acaba hayat boyu bir avuç ilkeli insanla yanyana durmayı becermiş olmanın huzurundan mı, yoksa erimesin diye hemencecik yalayıp yuttuğum dondurmadan mı kaynaklanıyor o an içimde hissettiğim serinlik diye, cevabını veremedim.
Pencereler hiç üzmez beni. Perdeleri sıkı sıkıya kapalıysa bile pes etmez misal. Kah tenekeden kuslar, kah karşı binadan yansıyan başka pencere suretleri koyar önüme. Üzmez beni pencereler, hep sevindirir.
Artık hangi tarihte, duvarın hangi boşluğundan fışkıracağını ezbere bildiğim minik çiçek. Eski bir dostumla karşılaşmak gibi seni görmek, öylesine ümitvar ve sıcak, öylesine yeni şeyler duymaya gebe.