Babam revire çıkıyor!

Yıl sonu tatiline gönderildiğimiz dede evinde, radyodan yayılan “Benden selam söyle Bolu beyine” sesiyle uyandığımda, 6 yaşında bir kız çocuğuydum. Aynı radyo, sokağa çıkmanın yasak olduğunu da duyurmaktaydı. Genelde kışların bile aydınlık geçtiği Akdeniz’de o Eylül, üstümüze öyle koyu bir karanlıkla çöktü ki, çocukluğuma kazınan o karanlık bir daha aklımdan çıkmadı. Bıyık dedem, kaldığımız minik … >> Devamı

Arabul Kuaför

Son karton kutuyu da sıkıca bantladı ve üstüne keçeli kalemle kocaman ‘Dikkat kırılacak eşya!’ yazdı. Yatmadan su almak için mutfağa girdi, ortalığa şöyle bir göz attı. Dolap kapaklarından birkaçı menteşelerinden aşağı sarkmıştı. Bir türlü ayar tutmayan storun ipi, pencere koluna bağlanmıştı. Musluk uzun zamandır sızdırıyordu. Evin her bir köşesinden görmezden gelinmesi imkansız bir boş vermişlik … >> Devamı

Kusursuz Bir Plan Aranıyor

Açık konuşmam gerekirse, son yıllarda bu eve giren çıkan pek çok kadın oldu. Ben de bazılarının kucağına atlayıp sırnaşıklık yaptım, bazıları ile koyun koyuna uyudum, bazen tüm sevimliliğimi takınıp bir fotoğrafa poz verdim. Çünkü emindim, nasılsa çekip gideceklerdi. Nitekim geldikleri gibi gittiler de. Ama o kaldı. Z. ile ilk karşılaşmamız Haziran ayında bir gece yarısı oldu. Osman onun için “Gittiği … >> Devamı

Sığla Ağacı

Ağustos’un son haftası, Serpil’in telefonunu çaldırıyorum uzun uzun. Telefondaki ses sonunda ‘Alo’ diyor ‘Kızım tuvaletten çıktım, iki dakika sabredemedin’. Hiç vakit kaybetmeden, müjdeyi veriyorum ona.  ‘Şimdi önce bir yere otur, sonra da hemen program yapmaya başla. Çünkü yılbaşından sonra her an teyze olabilirsin. Hamileyim, hem de 4 aylık. Şimdiye kadar kimseye haber vermek istemedim. Ne … >> Devamı

“Who knows where the time goes”

Kolumdaki saat Londra’da zamanı doğru gösterirken, İstanbul’da iki saat geride kalıyor. İçimdeki saat kolumdakinden bağımsız, dünyanın neresinde olursa olsun alışık olduğu vakitte uyuyor, uyanıyor, ona göre acıkıyor. Öyleyse en iyisi, saatlerden ve takvimlerden kurtulmak, kendimize yeni zaman imleri bulmak. Zamanı, doğanın ta kendisinden takip etmek. Tıpkı doğum günlerini kimlik kartlarında yazan uydurma tarihlerle değil de … >> Devamı

Gelecekten gelen kart

* ya da bir yaş daha yaşlanırken Ömer doğum günüm için Londra’da yapmayı sevdiğim her şeyi içeren ve tüm güne yayılan sürpriz bir plan hazırlamış. İlk mesaj abimle Aşkım ablamdan sonra annemle babamdan aglatan iki mesaj…Sonrası ardı ardına telefonuma düşen kutlama mesajları. Telefon, mesaj trafiği ve güzel bir kahvaltı ile başlayan günün, en tatlı sürprizi … >> Devamı

Gülümse

İki gündür aralıksız yağan yağmura rağmen hava aydınlık. Salonun ortasında yirmi yıla ait yirmi defter, içi bolca şapka, fular ve hepsi aynı modelde çizgili tişört dolu bir küçük valiz, yüzeyine yakılarak büyük bir çınar ağacı işlenmiş, valiz boyutlarında, anahtarı üstünde bir antika sandıkçık duruyor. Kilit yerinin hemen üstüne monte edilen minik el kadar ayna eskilikten … >> Devamı

Bir evin ufacık salonuna neler sığar?

Saksı bitkisi olmaktan çıkıp ağaca dönmüş bir devetabanı, durmadan üreyen sukulentler, suda kök salıp kendini koyvermiş bir sarmaşık.Dolu içki şişeleri, boşalmış ama atmaya kıyılamamış içki şişeleri. Çeşit çeşit şişenin içinde, her biri farklı yerden toplanıp kurutulmuş çiçekler.Okunmamış kitaplar, okunmaktan yıpranmış ama yanında olmazsa huzursuz olduğun kitaplar.Domates tohumları, turp tohumları, tohumları yeşillendirdiğin yumurta kartonları. Yeşillendirdiğin ama … >> Devamı

Tekliğinizle çoksunuz

İkindi vakti bizim sokak epey sessiz. Yalnızca bir baştankara ötüyor o vakitlerde ve tek başına tüm sokağın sesi oluyor. Bu minik kuşun tekliği, yürüyüş yolumdaki mor salkımlı eve benzemiyor ama. O, mor salkımların yardımıyla sıyrılıveriyor diğerlerinden. Gösterişli haliyle dönüp dönüp kendine baktırıyor, poz veriyor, çerçevelenip aklımın bir kenarına ilişiyor. Köşeyi dönünce gözüme çarpan tek bir … >> Devamı

Kızmıyorum artık

Eskiden kiziyordum. Çok konusanlara, rol yapanlara, cumleleri anlamdan cok ‘ben’ icerenlere, mimar olmayip mimarlik oynayana, kitap yazip kendi dilinin kurallarindan bihaber olanlara, sadece sesi yuksek cikti diye vasatlarin arasinda sivrilenlere, dedikodu ve kotu niyet ustadlarinin, prim topluyor diye bir gecede pozitif enerji gurusuna donusmesine, unlu yalakaligi yapanlara, edebiyat bilmez yazarlara, had bilmez cüretkarlara… Şimdi kizmiyorum, … >> Devamı