Bizim Istanbul’daki alt kat daire iyiydi, üst kata geçince iyi olmadı, dedim.
Olur mu, dedi, unuttun heralde, alt katın ev sahibi mızmızdı, ev karanlıktı ve hatta yatak odası da rutubetli.
Ben ev kötüydü manasında söylemedim ki, dedim. Şöyle anlatayım, ilk ev birleştiriciydi, hep güzel şeyler verdi bize, ikincisi dağıttı attı. Ruhu kötüydü yani.
Aman canım sen de. Biz başımıza gelenlerin sebebini gerçeküstü şeylerde arayacak insanlar mıyız? Mekanların ne suçu var, olan her şey insanın kendi kararı, kendi iradesi dedi.
Azcık sesimi yükselttim, sevgili aklım ben de biliyorum gerçekte öyle olduğunu, evelallah metafizik kavramlara mesafemiz bellidir. Ancak şurda biz bizeyiz, karşılıklı sohbet ediyoruz, azıcık uydurmaktan kime ne zarar gelecek? Düğümleyip çözüyoruz, kurup kurup anlatıyoruz işte fena mı? Hem insan bazen ancak böyle abuk sabuk şeylere sarılarak üstesinden gelebiliyor anlam veremediği şeylerin, dedim.
Sustu, ona anlattıklarımı onaylamadı ama beni anladı.
Aklımı seveyim.
#hikayeliküçükşeyler