Bugün parkta otururken-II

Bugün parkta otururken, kalemliğimdeki beyaz silgiyi düşündüm. Silginin varlık sebebi silip durduğu kurşun kalem, kaleminki ise hata yapmayı sevmeyenler ve içine sinen cümleyi bulmak için, benim gibi, kağıt yırtılana kadar silip silip baştan yazanlar. Silgi bana buradaki yazım atölyelerinde cocuklara silgi vermediğimizi hatırlattı, onların da neredeyse hiç ihtiyaç duymadığını. Düşününce yazıp yazıp silmektense, kurtulmak istediğimiz … >> Devamı

Bugün parkta otururken-I

Bugün parkta otururken, oraya varmadan önce yolda gördüğüm güvercini düşündüm. Güvercin, Bedford Dükü Francis heykeline tünemiş ve tıpkı diğer kuş dostlarının Churchill’e yaptığı gibi o da ne var ne yok Dük’ün tepesinden aşağı koyvermişti. Güvercine önce ‘Marifet’ adını vermek istedim. Sonra, hayat bu, diye düşündüm, lorddu, düktü, generaldi dinlemez. Nihayetinde bir gün kuşun biri gelip … >> Devamı

Cumbasının penceresine bir saksı lavanta koyduğum o şirin ev

“Nefes almak gibi bir şey çünkü yola çıkmak. Kendinin olduğu, kendinin biçimlendiği yerden çıkıp yeni biçimlere doğru seyre geçmek. Muhtemelen gidemeyenler, gitmeyenler, gidenlere bakarak kalanlardır “Nereye gidersen git kendini götürürsün” sözünü tekrar edenler. Kavafis’in “Başka bir şehir yok” diyen şiirini yineleyenler muhtemelen başka bir şehir bulmaya o ya da bu biçimde imkanı olmayanlardır. Oysa hiçbir … >> Devamı

Sekiz

1. Gün Sevgili Oktay, Sabah seni fark ettiğimde çok mutlu oldum. Yeni evimizin ilk konuğu olduğun için ve kendine en sevdiğim manzaralı pencereyi seçtiğin için daha da mutlu oldum. Gün boyunca, pencere önü yerleşmeciliğin yanında pek çok benzer özelliğimiz olduğunu düşündüm. İkimiz de olduğumuz yerden hep daha ileriye, yükseğe gitmek istiyoruz, gözümüze kestirdiğimizde de o … >> Devamı

Alışmak

Saclarimin dalgasına alisiyorum burada, musluktan akan suyu icmeye, her gün postacının getirdiği zarfa, çöp günü Çarşambalara, köşeyi dönünce karşıma çıkan uçsuz bucaksız yeşile. Sabahları kuş sesi duyduğumda, en çok Kadıköy’deki kuşlar aklıma geliyor. Onca insana, toz toprağa, gürültüye pabuç bırakmadan, boyun eğmeden ille de öten kuşlara, bir de büyüyüp büyüyüp tam göğe ulaşacakken uzanıp da … >> Devamı

Ev

* Buradaki ‘Ev’ kitabın bahsini  ‘Babam revire çıkıyor’ öykümde kullanıldım. Okumaya 5 yaşımın bitimine tam 28 gün kala, bir yılbaşı gecesinde başladım. Daha doğrusu, okuyor olduğumu yakın çevreme o gece duyurdum. Kitap “Bu bir kümes. Tavuğun evi kümestir” diye oldukça komik başlayıp, “Herkesin bir evi vardır. Ama Filistinlilerin evi yoktur.” diye ağır iki cümle ile … >> Devamı

Gece ve Salon Dolabı Hayvanlarının Düşündürdükleri

*Bu günlük notlarımın bir kısmını ‘Muzlu Pasta’ öykümde kullanıldım. Bu fotoğrafları, geçende dolabı toplarken çektim. Sol baştaki at Işıl’a hediye gidecekti bir yılbaşında, poşeti düşürdüm, arka ayağı kırıldı. İnek, tek boynuzu ile barışık, son dönemin modası “kusurları sevmek ” akımının baş temsilcisi gibi havalı dursa da, özensiz bir konuk elini çarptı, onun da iki ayağı … >> Devamı

Yeni Bir Yıla Hazırlanırken

Büyüdük mü neden bilmem ama sevinçle yenisini beklediğimiz yıl sonları, bende bir süredir yerini “şu yıl bir an önce bitse” duygusuna bıraktı. 2016 yılı da beklediğimden daha sıkı bir performansla yaşadığımız en ağır yıl olarak “bitse de gitsek” yılları arasına yerleşti. Yıl biterken, benim gibi her geceyi, o gün olanlardan başlayıp haftayı, ayı, yılı ve … >> Devamı

Görünmeyeni Seçenler ya da Dönüşü Muhteşem Olacaklara

Tek başına “hikayenin” varlığı bile kahramanı güzelleştirmeye yeter bi’ şeyken, kendi yazdığınız hikayede yahut başkalarının hikayelerinde baş kahraman olmak çok güzel. Sosyal medya sağ olsun, neredeyse her gün başka bir kahramanlık duyar olduk; burayı fethetmeler, oradan başarı ile dönmeler, şurada çok sevilmeler. Bir de görünmez kahramanlar var oysa, zaman zaman, kendi rızasıyla ya da zorunda … >> Devamı

Beklerken

Eski bir arkadaşım ‘yaratıcılık için öncelikle tok bir karın gerek’ derdi. Yaşam boyu açlık sınırında-fakirlik içinde kıvranan büyük sanatçıları düşününce, önermesinin pek doğru olduğu söylenemez. Ama yine de kendi lügatında ‘tok karnın’ rahat bir kafaya karşılık geldiğini varsayarak, söyleminde ufak bir haklılık payı olduğunu kabul edebiliriz sanırım. Neyse ki yaratıcılık hakkında çok daha derin ve … >> Devamı