Sıfatlar

Bugün evde otururken, sıfatlar hakkında düşündüm. Sıfat kullanmayı severim, yazdığımı detaylandırmak için, mümkünse arka arkaya üç tane kullanırım. ‘Soğuk, karanlık ve sıkıcı bir yaz günü’ gibi. Ancak düşündükçe, bir nesneyi -ya da örneğin bir tuhaflığı- hiç sıfat kullanmadan tarif edebilmenin, çok daha zenginleştirici bir düşünme biçmi olduğuna karar verdim. Yani ‘eğri burunlu adam‘ demektense, ‘çorba … >> Devamı

Kendime ait bir masa

VURUŞ-Sema Kaygusuz Ne zaman Sevgi Soysal’dan söz açılsa gözümün önüne bir görüntü düşüveriyor. Hangi evinde, hangi tarihte çekildiğini bilmediğim siyah-beyaz bir fotoğraf… Işıldaklı gülümseyişiyle ünlü bu neşeli kadın, bu kez alabildiğine ciddi, minderli bir sedirin üstünde çıplak ayaklarını altına toplamış, el yazılarını daktiloda temize çekmekle meşgul. Evin en ‘kamusal’ bölgesi yemek masasının başında, kimselerin ilişemeyeceği … >> Devamı

Yaza veda

Vedaları hiç sevmem diye başlayan onlarca yazı yazmışımdır. Bu yazı da onlardan biri olacaktı ki, nedense aklıma sevdiklerini aniden kaybeden insanlar düştü. Acaba onlar yitirdiklerine son bir veda etme şansı bulsalardı, üç-beş kelimecik söyleseler, sarılıp son bir kez koklasalardı, acıları minicik de olsa hafifler miydi? (Muhtemelen hayır.) İşte belki de bu sebeple, özellikle tekrar görme … >> Devamı

Sahi ben nereliyim?

Akdeniz’in kıyısında oturmuşum, dalgalar ayaklarıma vuruyor, ben de dalgaların sesini dinliyorum. Şehrin bu yarısında denizin öğleden sonra çırpıntılı, havanın da esintili olduğunu, hatta sidik kokulu kabinleri ezbere biliyorum. ‘Buralılar’ın deniz sezonunu asıl Eylül’den sonra açtıklarını da. Bu ‘ezbere bilmek’ler hoşuma gidiyor. Hafızamdaki mekanların, tadların, kokuların neredeyse tamamını bir bir yitirirken, havanın, denizin huyunu bilmek, bana … >> Devamı

Jetgiller

2023 yılında, dünyanın merkezi Londra’da Gatwick havalimanında oturmuş, uçak saati bekliyorum. Şu an çoktan havalanmış hatta yemek servisini tamamlamış olması gereken uçağımın, ne zaman kalkacağı, üç saatlik rötarın daha ne kadar uzayacağı meçhul. Acısız istediğim halde acı gelen yemeği yarım bırakıp, Pret’e geldim. Bir popcorn ve su aldım. Tuvalete baktığı için sakin olan köşeyi gözüme … >> Devamı

Kesik

2 Eylül 2019- Kırmızı kaplı defterden “Sağ yüzük parmağımın ucunu kesmişim. İncecik ama derince bir kesik. Nasıl ve ne zaman kestiğimi hiç hatırlayamıyorum. Yakından bakınca bile zor görülüyor. Ama sızlıyor…ince ince…içten içe. Kesiği unuttuğum anda, bir şekilde bana kendini hatırlatıyor. Dışardan bakan için belli belirsiz bir iz. Ama benim elimi acıtıyor işte. İçimi sızlatıyor. Bu … >> Devamı

Delirseydik keşke de…

2015 yılında blogumu bu formatta yayına alırken yayınladığım ilk yazı, Delirmeyeceğim adını taşıyordu. Burayı benden başka okuyan ve linke Tık’lamaya üşenenler varsa aşağıya yazıyı kopyalıyorum. ‘ Delirmeyeceğim Çocukluğum ve hatta tüm yaşantım, belirli aralıklarla tekrar edilen, “Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan şu günler” klişesi ile geçti. İlginçtir ki, ülkecek bu kelime öbeğini … >> Devamı

İyi ki yapmışım

Dün kızlarla, taslak bir öykü üzerinden konuşurken eski günleri yad ettik, biraz da hayatımızdan gelip geçenleri yerin dibine sokup çıkardık. Görüşmeyi “Aman, iyi ki yapmışım!” diye bitirdim. O konuşmadan sonra bir sürü şey geldi gözümün önüne, hem gülüp, hem ağladığım ama yine de iyi ki yapmışım dediğim hikayeler. Bu anlatacağım da o günlerden kalma ufak … >> Devamı

Kuşburnu Çayı

Bugün 23 Eylül, sonbahar ekinoksu. Çevremde aklı başında bildiğim insanlar bile ritüellerden, şifalanmalardan filan bahsetmeye başlayınca pek güleceğim geliyor, çaktırmıyorum. Bu tantananın ortasında, bir tek Şamanların bu hasat ve içe dönüş dönemini nasıl karşıladıklarını merak ediyorum. O da sırf, geniş ailemin öteden beri süregelen bazı adetlerini, özellikle doğum ve ölüm sonrasında yapılanları, haklarında pek az … >> Devamı

Bana ait- ve fakat son derece kamusal-bir yer

İşten çıkıp, nehir kenarına geldim. Nehrin kimsenin pek rağbet etmediği bir köşesini keşfetmiştim aylaklık zamanlarımda, oraya gidip oturdum her zamanki gibi. Böyle sıradan yerler bulmak ve kafamda “buralar bana ait gizli köşeler” diye düşünmek hoşuma gidiyor. Aslında benimkisi biraz da suyun, ördeklerin ve çocuk seslerinin dışında minimum şeye, daha da açıkçası en az insana temas … >> Devamı